AH YİNE HÜZÜNLENDİM SÜMERBANK
Bir Sümerbanklıysanız eğer, Sümerbank deyince sadece bir fabrika gelmez aklınıza;
Ona öyle anlamlar yüklemişsinizdir ki asla Sümerbank fabrikası demez, fabrikamız
diye dökülür dilinizden kelimeler.
Mesela her an eviniz gibi girip çıkabildiğiniz nizamiye kapısında, şimdi başka görevlilerin beklemesi, hele artık elinizi kolunuzu sallayarak içeri girememek; Öyle dokunur ki yüreğinize ancak Sümerbanklıysanız anlarsınız dilimden.
Geçtiğimiz günlerde fabrikamız için belgesel çekimi yapıldı. Hem heyecan duydum hem de dönemin en önemli kurumlarından birinin çürümeye yüz tutmuş hali kanıma dokundu. Hazmedemedim, bir duygu seli sardı içimi. Hani çok yakın tanığınız birini kaybedersiniz de içiniz sızlar ya… Aynı öyle acıdı içim.
“Her fabrika bir kaledir” diyen Atam aklıma geldi; Savunmasız kaldığımızdan mıdır bu çırpınışlarımız, hem kolay mı bir destanı böyle sesiz sedasız gömebilmek. Düşünün içinizi titreten al bayrağımızın üretimi, askerimizin potini, devlet yurtlarının battaniyesi, çarşafı, dünya güzeli Azra Akın’ın Cemil İpekçi tasarım ödüllü pazen elbisesi, yağınız, çeyiziniz hatta kefeniniz say say bitmez… Üretimde kendine yetebilen, fazlasını ihraç eden bir milletin haykırış destanı bu. Her sabah erken saatlerde pamuk işçilerini taşıyan traktörün üretimi haykıran sesi, fabrika kapısında işlenmeyi bekleyen beyaz pamuklar. Haklı bir gurur sarmış benliğimizi, bir savaş çıksa biliyorsunuz ki toprağınıza göz dikmiş hainlere muhtaç değilsiniz. Terk edilmiş toprak ilgi bekliyor. Sevgiye muhtaç, tohum haykırıyor niye hibrit?
Fabrikam “çürüyorum kurtarın beni” diye bağırıyor. Hani “çağın gereklerine ayak uyduramadı zarar ediyor” diye kapatılan fabrikamız var ya biz biliyoruz o haliyle bile yine kârdaydı. Binlerce insanında aş, iş kapısıydı. 1980 li yılların devlet yöneticileri özelleştirme politikalarını, millete kabul ettirecek zemini hazırladı. Fabrikada binlerce işçi, iş beklerken “pamuk almayın, üretim yapmayın” diye emir geldi Ankara’dan. İşçileri, memurları çalıştırmadan maaş vermeye devam ettiler. Yoksa kâr eden bir fabrika nasıl zarar ediyor gibi gösterilebilirdi ki?
Atatürk, fabrikamızın açılışını yaparken, makinelerin gürültüsüne, “İşte bu sanayi’nin musikisidir” demiş. Biz yine, kendi musikimizi dinlemek istiyoruz, duyulsun sesimiz, açılsın fabrikalar, dönelim bu yanlıştan!
Toprak bekler, pamuk bekler, binlerce işsiz, iş bekler. Mensubu olmaktan gurur duyduğum Sümerbank’ın çocuğu olarak; Tüm siyasilerden, dileğimdir: Nazilli Sümerbank yeniden açılmalı, bu yanlışa dur denilmeli, son verilmeli. Sümerbank bir fabrika, bir okul, bir cemiyet, bir ruh, önemli bir atılımdır. Sümerbank'ı tarihe gömmek, askerimin potinini, üniformasını, bağımsızlığın sembolü bayrağımı, savaş anında aşını düşman devletinden beklemek gibi bir şeydir.
Belki kızdınız bana, belki eleştirdiniz, abarttığımı düşündünüz lakin ne düşünürseniz düşünün, bir Sümerbank çocuğu olarak, Sümerbank’a borçlu olduğumu biliyor, böyle sesiz sedasız kapatılan destanının hazımsızlığı ve hüznünü yaşıyorum.
Bizden olmayanlar, ancak yazdıklarım kadar anlayabilir beni. İyi ki Sümerbanklıyım, Sümerbanklı doğmuşum ve Sümerbanklı olmaktan gurur duyuyorum.
Sürç-ü lisan ettiysem affedin, eleştirmek de karalamak da değildir niyetim.
Mesela her an eviniz gibi girip çıkabildiğiniz nizamiye kapısında, şimdi başka görevlilerin beklemesi, hele artık elinizi kolunuzu sallayarak içeri girememek; Öyle dokunur ki yüreğinize ancak Sümerbanklıysanız anlarsınız dilimden.
Geçtiğimiz günlerde fabrikamız için belgesel çekimi yapıldı. Hem heyecan duydum hem de dönemin en önemli kurumlarından birinin çürümeye yüz tutmuş hali kanıma dokundu. Hazmedemedim, bir duygu seli sardı içimi. Hani çok yakın tanığınız birini kaybedersiniz de içiniz sızlar ya… Aynı öyle acıdı içim.
“Her fabrika bir kaledir” diyen Atam aklıma geldi; Savunmasız kaldığımızdan mıdır bu çırpınışlarımız, hem kolay mı bir destanı böyle sesiz sedasız gömebilmek. Düşünün içinizi titreten al bayrağımızın üretimi, askerimizin potini, devlet yurtlarının battaniyesi, çarşafı, dünya güzeli Azra Akın’ın Cemil İpekçi tasarım ödüllü pazen elbisesi, yağınız, çeyiziniz hatta kefeniniz say say bitmez… Üretimde kendine yetebilen, fazlasını ihraç eden bir milletin haykırış destanı bu. Her sabah erken saatlerde pamuk işçilerini taşıyan traktörün üretimi haykıran sesi, fabrika kapısında işlenmeyi bekleyen beyaz pamuklar. Haklı bir gurur sarmış benliğimizi, bir savaş çıksa biliyorsunuz ki toprağınıza göz dikmiş hainlere muhtaç değilsiniz. Terk edilmiş toprak ilgi bekliyor. Sevgiye muhtaç, tohum haykırıyor niye hibrit?
Fabrikam “çürüyorum kurtarın beni” diye bağırıyor. Hani “çağın gereklerine ayak uyduramadı zarar ediyor” diye kapatılan fabrikamız var ya biz biliyoruz o haliyle bile yine kârdaydı. Binlerce insanında aş, iş kapısıydı. 1980 li yılların devlet yöneticileri özelleştirme politikalarını, millete kabul ettirecek zemini hazırladı. Fabrikada binlerce işçi, iş beklerken “pamuk almayın, üretim yapmayın” diye emir geldi Ankara’dan. İşçileri, memurları çalıştırmadan maaş vermeye devam ettiler. Yoksa kâr eden bir fabrika nasıl zarar ediyor gibi gösterilebilirdi ki?
Atatürk, fabrikamızın açılışını yaparken, makinelerin gürültüsüne, “İşte bu sanayi’nin musikisidir” demiş. Biz yine, kendi musikimizi dinlemek istiyoruz, duyulsun sesimiz, açılsın fabrikalar, dönelim bu yanlıştan!
Toprak bekler, pamuk bekler, binlerce işsiz, iş bekler. Mensubu olmaktan gurur duyduğum Sümerbank’ın çocuğu olarak; Tüm siyasilerden, dileğimdir: Nazilli Sümerbank yeniden açılmalı, bu yanlışa dur denilmeli, son verilmeli. Sümerbank bir fabrika, bir okul, bir cemiyet, bir ruh, önemli bir atılımdır. Sümerbank'ı tarihe gömmek, askerimin potinini, üniformasını, bağımsızlığın sembolü bayrağımı, savaş anında aşını düşman devletinden beklemek gibi bir şeydir.
Belki kızdınız bana, belki eleştirdiniz, abarttığımı düşündünüz lakin ne düşünürseniz düşünün, bir Sümerbank çocuğu olarak, Sümerbank’a borçlu olduğumu biliyor, böyle sesiz sedasız kapatılan destanının hazımsızlığı ve hüznünü yaşıyorum.
Bizden olmayanlar, ancak yazdıklarım kadar anlayabilir beni. İyi ki Sümerbanklıyım, Sümerbanklı doğmuşum ve Sümerbanklı olmaktan gurur duyuyorum.
Sürç-ü lisan ettiysem affedin, eleştirmek de karalamak da değildir niyetim.
Feryal Kır Halkla ilişkiler ve Tanıtım Uzmanı |
|