TEKNOLOJİ MASALI
Ne zaman, Nazilli Sümerbank'ın kapatılma konusu açılsa, herkesin ilk sıraya koyduğu sebep
"teknolojinin yenilenmemesi" olur. Bunun nedeni, fabrikaların kapatılmasına karşı toplumun tepkisini
zayıflatmaya yönelik kara propaganda kampanyasının, sıradan vatandaşlar ve "Konuyla ilgili bilgisi
sınırlı" akademisyenler üzerindeki etkisidir.
Karşıt tezleri savunanlara kısaca anlatmak, kabul ettirmek oldukça zor olduğundan, Sümerbank çalışanları olarak yaşadığımız süreci, kalıcı olması ve araştırmacıların gerektiğinde doğru bilgilere ulaşması için ayrıntılarıyla yazmaya karar verdim.
Öncelikle teknoloji tanımına bakalım.
Teknoloji; Bir sanayi dalında üretim yapmaya yönelik, bilgi, güç ve işlemler için oluşturulan gerekli makine ve araçların tümünü kapsayan uygulama bilgisidir.
Nazilli basma fabrikası, adında da belirtildiği gibi "Basma" üretmek için inşa edilmiş, makine ve araçları bu yönde planlanmış bir fabrikaydı.1985 yıllarında 1937 Sovyet yapımı eski Northrop dokuma tezgâhlarını, Dornier marka yeni tezgâhlarla değiştirmiş. Eski teknikle baskı yapan makinelerinin yanına, fotoğraf kalitesinde baskı yapabilen en yeni ve hızlı baskı tekniğine sahip (dakikada yaklaşık 50 metre baskı yapabilen) Rotasyon baskı makinesini alarak kaliteli basma üretmek için yeterli güncel teknolojiye sahip olmuştu.
Nazilli Basma fabrikasının teknolojisi yeterliydi ve kapatılma sebebi kesinlikle bu değildi. Bilgi ve deneyim konusuna girmeye bile gerek yok. İlk basma fabrikası olarak ülkemizin ihtiyacı olan en yetkin kadroları zaten Nazilli Basma fabrikası yetiştirmişti.
Daha fazla yenilenme gerekir miydi?
Amaç döşemelik, perdelik gibi geniş fantezi kumaşlar ve tekstil ürünleri üretmek olsaydı daha fazla yenileme gerekirdi ama Sümerbank genel müdürlüğü Nazilli fabrikasına bu amaç doğrultusunda yatırım yapmak istemedi zira Sümerbank'ın başka şehirlerde zaten bu tip kumaşlar üreten fabrikaları vardı.
Kaldı ki; Nazilli Basma fabrikası ağırlıklı olarak NATO ve Türk ordusuna çalışıyordu. Bu amaçla istenilen standartlara uygun değişimler yapılmış AQUAP sertifikası alınmıştı. Ayrıca Türkiye Şeker fabrikalarının çuvalları da Nazilli basma fabrikasında dokunuyordu. Başka bir üretim yapılmasa dahi, sadece bu ürünlerle bile tam kapasiteyle 6 ay çalışılsa, fabrikanın bir yıllık giderlerinin tümü karşılanıyordu.
Üretmeyi hedeflediğiniz ürünler yüksek teknoloji gerektiren ürünler değilse, kullanmayacağımız özelliklere sahip pahalı makineler almak bir bakıma “teknoloji israfı” değil midir? Teknolojinin kullanıldığı alana uygun yeterlilikte olması, yeni olmasından çok daha önemlidir. Bu bakımdan Nazilli Sümerbank basma Fabrikası o dönem şartlarında zarar etmeden çalışabilecek yeterlilikte bir işletme durumdaydı.
Sonuç olarak, ülke genelinde yapılan fabrika satışları, kapatmalar, tamamen gırtlağımıza kadar borçlu olduğumuz İMF'nin baskısı neticesinde zorunlu olarak yapılmış, devlet sanayi'den ve diğer üretim alanlarından çekilmiş, serbest piyasa ekonomisine dayalı liberal ekonomik sistem benimsenip, özel sektörün kendini geliştirmesinin önü açılmıştır.
Bu bakımdan; Nazilli basma fabrikasının kapatılmasını, ülkedeki diğer fabrikaların, kurumların, tesislerin kapatılmasından, satılmasından ayrı ve gerçek olmayan gerekçeler öne sürerek açıklamaya çalışmak yanlıştır. Bir zamanlar ülkemizin gelişmesine öncülük yapmış, ekonomisini ayakta tutmuş değerler bu uğurda feda edilmiş, dönemin maliye bakanının tabiriyle “Kar eden de, zarar eden de babalar gibi” satılmıştır. Başka bir sebep aramanın da gereği yoktur.
Karşıt tezleri savunanlara kısaca anlatmak, kabul ettirmek oldukça zor olduğundan, Sümerbank çalışanları olarak yaşadığımız süreci, kalıcı olması ve araştırmacıların gerektiğinde doğru bilgilere ulaşması için ayrıntılarıyla yazmaya karar verdim.
Öncelikle teknoloji tanımına bakalım.
Teknoloji; Bir sanayi dalında üretim yapmaya yönelik, bilgi, güç ve işlemler için oluşturulan gerekli makine ve araçların tümünü kapsayan uygulama bilgisidir.
Nazilli basma fabrikası, adında da belirtildiği gibi "Basma" üretmek için inşa edilmiş, makine ve araçları bu yönde planlanmış bir fabrikaydı.1985 yıllarında 1937 Sovyet yapımı eski Northrop dokuma tezgâhlarını, Dornier marka yeni tezgâhlarla değiştirmiş. Eski teknikle baskı yapan makinelerinin yanına, fotoğraf kalitesinde baskı yapabilen en yeni ve hızlı baskı tekniğine sahip (dakikada yaklaşık 50 metre baskı yapabilen) Rotasyon baskı makinesini alarak kaliteli basma üretmek için yeterli güncel teknolojiye sahip olmuştu.
Nazilli Basma fabrikasının teknolojisi yeterliydi ve kapatılma sebebi kesinlikle bu değildi. Bilgi ve deneyim konusuna girmeye bile gerek yok. İlk basma fabrikası olarak ülkemizin ihtiyacı olan en yetkin kadroları zaten Nazilli Basma fabrikası yetiştirmişti.
Daha fazla yenilenme gerekir miydi?
Amaç döşemelik, perdelik gibi geniş fantezi kumaşlar ve tekstil ürünleri üretmek olsaydı daha fazla yenileme gerekirdi ama Sümerbank genel müdürlüğü Nazilli fabrikasına bu amaç doğrultusunda yatırım yapmak istemedi zira Sümerbank'ın başka şehirlerde zaten bu tip kumaşlar üreten fabrikaları vardı.
Kaldı ki; Nazilli Basma fabrikası ağırlıklı olarak NATO ve Türk ordusuna çalışıyordu. Bu amaçla istenilen standartlara uygun değişimler yapılmış AQUAP sertifikası alınmıştı. Ayrıca Türkiye Şeker fabrikalarının çuvalları da Nazilli basma fabrikasında dokunuyordu. Başka bir üretim yapılmasa dahi, sadece bu ürünlerle bile tam kapasiteyle 6 ay çalışılsa, fabrikanın bir yıllık giderlerinin tümü karşılanıyordu.
Üretmeyi hedeflediğiniz ürünler yüksek teknoloji gerektiren ürünler değilse, kullanmayacağımız özelliklere sahip pahalı makineler almak bir bakıma “teknoloji israfı” değil midir? Teknolojinin kullanıldığı alana uygun yeterlilikte olması, yeni olmasından çok daha önemlidir. Bu bakımdan Nazilli Sümerbank basma Fabrikası o dönem şartlarında zarar etmeden çalışabilecek yeterlilikte bir işletme durumdaydı.
Sonuç olarak, ülke genelinde yapılan fabrika satışları, kapatmalar, tamamen gırtlağımıza kadar borçlu olduğumuz İMF'nin baskısı neticesinde zorunlu olarak yapılmış, devlet sanayi'den ve diğer üretim alanlarından çekilmiş, serbest piyasa ekonomisine dayalı liberal ekonomik sistem benimsenip, özel sektörün kendini geliştirmesinin önü açılmıştır.
Bu bakımdan; Nazilli basma fabrikasının kapatılmasını, ülkedeki diğer fabrikaların, kurumların, tesislerin kapatılmasından, satılmasından ayrı ve gerçek olmayan gerekçeler öne sürerek açıklamaya çalışmak yanlıştır. Bir zamanlar ülkemizin gelişmesine öncülük yapmış, ekonomisini ayakta tutmuş değerler bu uğurda feda edilmiş, dönemin maliye bakanının tabiriyle “Kar eden de, zarar eden de babalar gibi” satılmıştır. Başka bir sebep aramanın da gereği yoktur.